Başlıkları şaka diye yazdım sandınız değil mi?
Yoo. Şaka değil. Gerçekten söylüyorum. Tekrar da edeyim isterseniz.
– Bu futbolcuların sözleşmelerini 5’er yıl uzatın.
– Çebi’yi bırakmayın. Zaten istemeye istemeye gidiyor. Kalsın.
– Burak Yılmaz teknik sorumlu ya. Gitsin diplomasını alsın, teknik direktör yapın!
– Hatta Necip ömür boyu ‘Büyük kaptan(!)’ olarak oynasın. Gördüğü kırmızı kart nasıldı ama? Neyse ki son dakikalardı artık. Bu kırmızı kartla alkışlanan(!) tek adam oldu Beşiktaş’ta.
Neden mi diyorum bunları?
Yapın ki saçmalıklarının acısını çeksinler her maçta.
Nasıl olsa düşecek değil ya Beşiktaş. Getirdikleri bu enkazın acısını onlar da yaşasınlar.
Bırakıp da kurtulmasınlar.
Yarattıkları bu kaosa uzaktan bakmasınlar.
İçinde yaşasınlar.
İkinci sınıf futbolcuları bu takıma doldurdukları için yaşasınlar bunu.
Burak Yılmaz gibi bir adamı koskoca Beşiktaş’ın başında tutanlar yaşasınlar.
Beşiktaşlı duruşunu saçma sapan eylemler ve sözlerle anlatma hadsizliğine düşen Burak Yılmaz da yerinde yaşasın.
Sadece tribündeki Beşiktaş sevdalıları yanmasın!
Onlar da yansın.
* * *
Kara mizah bir yana.
Acı gerçek bütün çıplaklığı ile karşımızda. Maçı detaylı olarak yazmak niyetinde değilim. İçimden de gelmiyor bu.
Koskoca bir takım Bodo Glimt gibi yarısı amatör oyuncu sayılabilecek bir Norveç takımı karşısında nasıl bu hale düşebilir.
Maça nasıl bu kadar kötü başlayabilir. Kalesinde nasıl bu kadar pozisyon verebilir. 38 ve 49’da Moumbanka’nın attığı golleri gördünüz mü? Nasıl bu kadar amatörce goller yiyebilir. Nasıl orta sahada dökülebilir, defansta uyuyabilir.
Peki bu Aboubakar nedir?
Hasta mıdır sakat mı?
Hasta dediler, hastanede yattı dediler, oynamadı.
Bu kez iyileşti dediler, ilk 11’de dediler, ısınırken sakatlandı dediler, yine oynamadı.
Doğru mu bunlar.
Yoksa işin içinde bir kasıt mı var?
* * *
64. dakikada Rebic-Tayfur kişisel gayretleriyle Tayfur’un attığı gol protestocu seyircileri bir anlığına durdurdu ama.
Sonra eski tas eski hamam yine.
Yalnız benim bir merakım daha var.
Geçen maçta oyuna sonradan giren Rebic iyi oynamıştı. Forma giderek girdiği belli oluyordu.
Bu maçta neden yedekti yine? Sormak lazım Burak beye. Zaten o ve Tayfur biraz olsun hareketlendirdiler bulundukları kanadı.
Bir başka merakım da Salih Uçan oyuna girmek için o kadar bekledi? Oynarsa takımın ritmini mi (!) bozuyor yoksa!
Dediğim gibi. Yazmak gelmiyor içimden.
Onun için kesiyorum burada.
Beşiktaş’ı Konferans Ligi gibi 3. sınıf bir turnuvaya mahkum edenlere, bu turnuvada amatör sayılacak takımlar karşısında bile mahkum oynatanlara, ligde daha sezon başında havlu attıranlara… Koskoca Beşiktaş’ı bu hale düşürenlere daha ne diyeyim.
En iyisi siz içinizden geleni söyleyin!